Paylaşacağım dua, her kimsenin bilmediği, dar geçitlerin aydınlığı, karanlığın ışığıdır..
En çaresiz zamanlarımda okuyarak feraha erdiğim, sihirli bir duadır.
Faziletini araştırınız.
İlk kez paylaşıyorum..
Kumeyl duası olarak Ehl-i Beyt kaynaklarında meşhur olan bu dua, Hz. Ali (a.s)’ın sır arkadaşı Kumeyl bin Ziyad’a Hızır’ın duası diye öğrettiği engin maarifi içeren bir duadır. Bu duanın özellikle Perşembe geceleri okunması Ehl-i Beyt imamları tarafından tavsiye edilmiştir.
KUMEYL BİN ZİYAD’IN DUASI
KUMEYL DUASI
Allah'ım! senin her şeyi kuşatan rahmetinin hürmetine;
Her şeyin üstesinden gelen,
Önünde her şeyin boyun eğdiği gücünün hürmetine;
Her şeye galip gelen azametinin hürmetine;
Önünde hiç bir şeyin duramadığı izzetinin hürmetine;
Her şeyi kaplayan azametinin hürmetine;
Her şeyin üstünde olan saltanatının hürmetine;
Her şey yok olduktan sonra da baki kalan veçhinin hürmetine;
Her yeri dolduran isimlerinin hürmetine;
Her şeyi kuşatan ilminin hürmetine ve
Her şeyi aydınlatan cemalinin nuru hürmetine senden istiyorum.
Ey Nur, ey Kuddüs, Ey İlklerin İlki ve Ey Sonların Sonu!
Ey Allah'ım! İsmet perdesini yırtan günahlarımı affet.
Allah'ım! Bedbahtlıklara yol açan günahlarımı affet.
Allah'ım! Nimetlerini değiştiren günahlarımı affet.
Allah'ım! Duaların kabulünü engelleyen günahlarımı affet.
Allah'ım! Belaların inmesine sebep olan günahlarımı affet.
Allah'ım! işlediğim bütün günahları ve yaptığım bütün hataları affet.
Allah'ım! Ben zikrinle sana yaklaşmak istiyor ve Zatının hürmetine senden şefaat diliyorum.
Cömertliğin hürmetine beni kendine yaklaştırmanı niyaz ediyorum.
Şükrünü yerine getirmeyi bana nasip kılmanı,
Zikrini bana ilham etmeni istiyorum.
Allah'ım! İtaatkâr, alçak gönüllü ve zelil bir dille senden;
(hatalarıma) göz yummanı, bana merhamet etmeni, beni verdiğine razı, kanaatkâr ve her durumda mütevazı kılmanı diliyorum.
Allah'ım! İhtiyaç ve yoksulluğu şiddetli olan, hacetini zorluklar anında sana sunan, katında bulunanlara büyük rağbeti olan kimsenin yalvarışı gibi sana yalvarıyorum.
Allah'ım! Senin saltanatın büyük ve mekânın yücedir.
Tedbirin gizli, fermanın aşikârdır.
Kahrın galip, kudretin her yerde geçerlidir.
Senin hükümranlığından kaçmak imkânsızdır.
Allah'ım! Senden başka günahlarımı bağışlayacak; kabahatlerimi örtecek; kötü amelimi iyiye dönüştürecek birini bulamam.
Senden başka ilah yoktur; sen bütün noksan sıfatlardan uzaksın; sana hamd ediyorum.
Allah’ım! Başlangıcından beri bana sürekli lütuf ve ihsanda bulunduğun için kendimi güvende hissettim. Bu nedenle kendime zulmettim ve cahilliğim yüzünden itaatsizlik ettim.
Ey Allah'ım! Ey Mevlam! Nice kötülüklerimin üzerini örttün;
nice belaları benden geri çevirdin;
nice hatalardan beni korudun;
nice hoşa gitmeyen şeyleri benden uzaklaştırdın;
layık olmadığım halde üzerime nice güzel övgüler yağdırdın.
Allah'ım! Belam büyüdü, kötü halim iyice ilerledi;
amellerim beni aciz bıraktı,
(heva ve heves) zincirlerim beni çökertti,
emellerimin uzunluğu beni her faydalı işten alıkoydu,
(sürekli kötülüklere çeken) nefsim de, cinayetleri ve kayıtsızlığıyla beni aldattı.
Ey Efendim! İzzetinin hürmetine;
Kötü amellerimi, dualarımın kabulüne engel kılma,
Sana malum sırlarımı açığa çıkararak beni rezil etme.
Ey Efendim! Gizlice işlediğim kötü amellerim ve günahlarım, devam eden aşırılıklarım ve cahilliklerim nedeniyle ve nefsanî isteklerimin ve gafletimin çokluğu yüzünden, beni cezalandırmada acele etme.
Allah'ım! İzzetin hakkı için her halükarda bana karşı merhametli ve bütün işlerimde yardımcı ve kolaylaştırıcı ol.
Ey İlahım, Ey Rabbim! Senden başka kimin var ki, ondan, sıkıntılarımı gidermesini ve işlerime nezaret etmesini dileyeyim!?
Ey İlahım Ey Mevlam! Sen benim için hükümler koydun, bense o hükümlerin hususunda nefsime uydum; düşmanım olan (şeytan)'ın (günahları bana) süslü göstermesinden çekinmedim; o da beni istediği gibi aldattı. Kader de hükmünü icra etti;
İşte bu başıma gelenlerden dolayı bazı sınırlarını çiğnedim, emirlerine karşı geldim; her durumda yine de hamd etmek benim vazifemdir.
Senin, hakkımdaki kaza ve kaderin; ve beni yakalayan hükmün ve imtihanın karşısında gösterebileceğim hiçbir mazeret ve bahanem yoktur.
Ey İlahım! İşlediğim kusurlardan ve aşırılıklarımdan sonra; özür dileyerek, pişman ve perişanlık içerisinde aff ve mağfiretini ümit ediyorum. Tövbe edip tekrar (sana) yöneliyor ve huzuruna gelip günahlarımı itiraf ediyorum.
İşlediğim günahlardan kaçacak bir mekan ve zorluklar karşısında sığınacak bir yer bulamıyorum; tek ümidim özrümü kabul edip beni sonsuz rahmetine almandır;
Ey Allahım! Mazeretimi kabul eyle ve bu dehşetli perişanlığıma acı, (heva ve heves) zincirlerinden beni kurtar.
Ey Rabbim! Bedenim zayıf, derim ince ve kemiklerim hassas olduğu için bana acı.
Ey beni yaratıp yad eden, beni terbiye edip iyilik ve rızık veren; ilk keremin ve bana yaptığın geçmiş iyiliklerin hürmetine beni affeyle.
Ey İlahım, Ey Efendim ve Ey Rabbim!
Senin birliğine inanıp, marifetin bütün kalbimi doldurduktan sonra;
dilim zikrinle meşgul olup, muhabbetin içime işledikten sonra,
Rububiyet makamına boyun eğerek sadakatle (günahlarımı) itiraf edip, tam bir teslimiyetle (sana) dua ettikten sonra,
Bütün bunlardan sonra beni cehennemine atacağına inanayım mı?
Sen bundan çok daha kerimsin;
Sen kendi gözettiğini mahvetmezsin; yakınlaştırdığın birisini kendinden uzaklaştırmazsın, barındırdığın birisini kovmazsın veya kendisine merhamet ettiğin ve koruduğun kimseyi belalara atmazsın. Sen bütün bunlardan yücesin.
Ey Efendim, Ey İlahım ve Ey Mevlam!
Keşke bir bilseydim; Azametin karşısında secdeye kapanan yüzlere;
sadakatle seni birleyen ve övgü ile sana şükreden dillere;
uluhiyyetini gerçekten itiraf eden kalplere,
senin marifetinle dolup taşan ve önünde boyun eğen gönüllere,
itaat etmek için mabetlere koşan ve günahı için senden gönülden bağışlanma dileyen uzuvlara ateşi musallat eder misin?
Senin hakkında böyle düşünülemez; senin fazl-u keremin bize böyle tanıtılmamıştır Ey Kerîm, Ey Rabb!
Dünyanın küçük belaları ve zorlukları karşısında benim direncimin azlığını Sen biliyorsun; halbuki dünyadaki bela ve zorluklar geçici, ona tahammül etmek kolay ve süresi kısadır;
Bu durumda ahiretteki belalara; orada meydana gelecek büyük zorluk ve acılara nasıl tahammül edeyim?
Halbu ki ahiretteki belalar eksilmeden devam eder ve ona maruz kalanlara da bir hafifletme yapılmaz. Çünkü bu azap ancak, senin intikam ve gazabından ve de hoşnutsuzluğundan kaynaklanır. Bu ise göklerin ve yerin dayanamayacağı bir şeydir.
Ey Efendim! O zaman senin zayıf, zelil, hakir, miskin ve zavallı bir kulun olan ben bunlara nasıl dayanabilirim.
Ey İlahım, Ey Rabbim, Ey Efendim ve Ey Mevlam! Hangi şeyden dolayı sana şikayette bulunayım ve hangisi için ağlayıp sızlanayım? Azabın elem ve şiddetine mi? Yoksa belanın devamlılığına ve süresinin uzunluğuna mı?
Eğer beni cezalandırmak için düşmanlarının safına koyarsan ve bela ehliyle beni bir araya getirirsen, beni sevenlerinden ve dostlarından ayırırsan, Ey İlahım, Ey Efendim, Ey Mevlam ve Ey Rabbim! Azabına tahammül edebilecek olsam bile, senin ayrılığına nasıl dayanayım?
Diyelim ki ateşinin sıcaklığına dayandım, ama kereminden mahrum kalmaya nasıl tahammül edeyim?
Yahut affını ümit ettiğim halde ateşini mesken edinebilir miyim?
Ey Efendim ve Ey Mevlam! İzzetin hürmetine, gerçekten yemin ediyorum ki:
Eğer konuşmama izin verirsen, cehennem ehli arasında ümit besleyenlerin yaptığı gibi (sürekli dergahına yönelip) inlerim; medet dileyenler gibi feryat edip yardım dilerim Senden; ve bir yakınını kaybedenler gibi kapında ağlayıp sızlarım; ve Seni çağırıp "Neredesin Ey Müminlerin Velisi!" der dururum. Ey ariflerin en yüce arzusu! Ey medet dileyenlerin imdadına yetişen! Ey sadık yüreklerin dostu! Ve ey alemlerin ilahı!
Ey İlahım! Sen Münezzehsin. Ve ben sana hamd ediyorum.
Olacak şey mi, sana karşı gelmesi yüzünden cehenneme hapsedilen, isyanından ötürü onun azabını çeken ve işlediği suç ve cinayetlerden dolayı cehennemin tabakaları arasında tutuklu bulunan Müslüman bir kulunun sesini duyasın da (affetmeyesin).
Oysa o kul, rahmetine göz diken biri gibi inlemekte, tevhit ehlinin diliyle seni çağırmakta ve Rububiyet makamını vasıta ederek sana yakarmaktadır.
O Müslüman kulun, daha önceleri de kendisine gösterdiğin merhametini yine umduğu halde, nasıl azapta kalabilir?
Ya da senin ihsan ve merhametini ümit ettiği halde ateş nasıl onu incitebilir?
Yahut Sen onun sesini işittiğin ve durumunu gördüğün halde ateş nasıl onu yakabilir?
Ya da, Sen onun zaaf ve güçsüzlüğünü bildiğin halde cehennemin alevleri onu nasıl kuşatabilir?
Ya da Sen onun sadakat ve doğruluğunu bildiğin halde, cehennemin tabakaları arasında nasıl kıvranıp durur?
Yahut, o, seni "Ey Rabbim" diye çağırırken, cehennemin azap melekleri (zebanileri) nasıl ona eziyet edebilir?
Ya da cehennemden kurtulmak için senin lütuf ve keremini dilediği halde onu nasıl orada bırakırsın?
Sen münezzehsin, hakkında bunlar düşünülemez; senin fazlınla ilgili bilinenler bunlar değildir; ve bunlar senin muvahhit insanlara yaptığın ihsan ve iyiliklere benzeyen şeyler de değildir.
Ben kesinlikle biliyorum ki, eğer Seni inkar edenlerin azabına hükmetmeseydin ve düşmanlarını ebedi azaba duçar etmeyi kararlaştırmasaydın, ateşi tamamıyla soğuk ve selametli kılardın da oraya hiç kimse girmezdi.
Ama Sen, isimleri mukaddes olan! Cehennemi, insanların ve cinlerin kafirleriyle doldurmaya ve inatçı kafirleri orada ebedi olarak tutmaya yemin ettin.
Ve Sen, (ey) Medhi Yüce Olan! Başından beri söylüyorsun ve sürekli olarak nimet verip kerem ve ihsanda bulunup buyuruyorsun ki: "Mümin olan bir kimse, fasık olan kimseyle bir olur mu? Hayır, onlar aynı olmazlar."
Kendisiyle her şeyi takdir ettiğin kudretinin hürmetine,
hükmünle kesinleştirdiğin her şeye galip gelen kaza ve kaderinin hürmetine,
Bu gecede ve bu saatte işlediğim bütün suçları ve günahları, gizlediğim bütün kötülükleri affet.
Gizliden gizliye veya açıkça yaptığım cahilliklerimi ve Kiramen Katibin meleklerine yazmalarını emrettiğin kötülüklerimi affet!
O melekler ki, Sen onları, yaptığım işleri kaydetmekle görevlendirdin. Uzuvlarımla birlikte onları da yaptıklarıma şahit kıldın. Kendin de bunların ardından beni izledin ve onlara gizli kalan şeylere şahit oldun, rahmetinle gizledin ve fazlınla onları örttün.
Lütfettiğin her hayırdan ve gönderdiğin her ihsandan, yaydığın her iyilikten yahut dağıttığın her rızktan nasibimi artır,
affettiğin günahlardan veya örttüğün hatalardan payımı çoğalt.
Ey Rabbim, Ey Rabbim, Ey Rabbim!
Ey İlahım, Ey Efendim, Ey Mevlam ve Ey Benim Sahibim!
Ey varlığımı elinde tutan!
Ey zorluk ve çaresizliğimi bilen!
Ey fakirlik ve yoksulluğumdan haberdar olan!
Ey Rabbim, Ey Rabbim, Ey Rabbim!
Hakkın, kudsiyetin, en yüce sıfatların ve isimlerinin hürmetine senden dileğim şudur:
Gece ve gündüzlerimi zikrinle mamur eyle, beni kendi hizmetine al, amellerimi katında kabul buyur;
öyle ki, artık bütün amellerim ve zikirlerim tek zikir şekline dönüşsün ve bütün ömrüm senin hizmetinde geçsin.
Ey Efendim, ey güvenip dayandığım ve ey kendisine halimi şikayet ettiğim (Allahım!)
Ey Rabbim, Ey Rabbim, Ey Rabbim!
Uzuvlarıma Sana hizmet için kuvvet ver!
Sana yönelmek için kalbime güç ve sebat ver!
Senden korkmada ve hizmetini sürdürmede bana öyle bir ciddiyet ver ki, Sana kulluk için yapılan yarışta Sana doğru koşayım, bu yolda çalışanlar arasında yer alıp hızla Sana doğru geleyim,
Sana gönül verenler arasında senin yakınlığına müştak olayım, ihlas sahibi insanlar gibi Sana yakınlaşayım,
Senden yakîn ehlinin korktuğu gibi korkayım ve müminlerle huzurunda bir araya geleyim.
Allah'ım! Bana kötülük yapmak isteyeni cezalandır, bana tuzak kuran kimseye tuzak kur.
Beni, katında nasibi en güzel olan kullarından kıl,
Beni kendine ve huzuruna en yakın olanlardan eyle,
Gerçekten bunları elde etmek ancak senin lütuf ve kereminle gerçekleşir.
Cömertliğin hürmetine bana cömert davran ve yüceliğinin hürmetine bana nazar eyle (Allahım)
Rahmetin hürmetine beni koru ve dilimi zikrine düşkün kıl.
Kalbimi, muhabbetinin tutsağı eyle!
Dualarımı güzel bir şekilde kabul etmekle beni kendine minnettar eyle!
Yanılgılarımdan geç ve hatalarımı affet!
Muhakkak ki Sen, kullarının sana kulluk etmelerini ferman buyurdun ve dua yapmalarını emredip, kabul etmeyi taahhüt ettin.
O halde Ey Rabbim! Yüzümü sana çevirdim ve ellerimi sana açtım, izzetin hürmetine dualarımı kabul eyle ve isteklerime beni ulaştır.
Fazlın ve kereminden ümidimi kesme.
Beni insan ve cinlerden oluşan düşmanlarımdan koru.
Ey çabuk razı olan (Allahım!) Duadan başka elinde hiçbir şeyi olmayan beni affet! Muhakkak ki Sen her istediğini yaparsın. Ey ismi deva, zikri şifa ve itaati zenginlik olan!
Sermayesi ümit ve silahı ağlamak olan bana acı, merhamet et.
Ey nimetleri tamamlayıp yayan, ey zorlukları defeden! Ey karanlıklarda dehşete kapılanların nuru! Ey öğretmensiz bilen! Muhammed ve Ehli Beyt’ine salat eyle ve bana da Sana yakışan şekilde muamele et.
Allah'ın rahmeti, Peygamber’ine ve onun pak soyundan gelen İmamlara olsun. Ve Allah'ın sonsuz selamı onların üzerine olsun.